Son zamanlarda Mersin yabancı göçmenler ve deprem bölgelerinden gelen halkla birlikte, trafikte olsun, yaşam alanlarında olsun yoğun bir kaos yaşıyor. Türkiye'nin en güzel iklime sahip ve denizinden dolayı liman kenti olması, diğer yandan suç unsuru taşıyan insanlar için de cazip bir merkez haline gelmiştir. Mersin Emniyet Müdürlüğü suç oranlarını azaltmak için canla başla mücadele ediyorlar ve bu konuda çok da başarılı oluyorlar. Son zamanlarda suç oranlarında ciddi bir düşüş görülmektedir. Fakat, daha önce Mersin'de görev yapmış olan Eski Müdür M. Ş. zaman'ında, teşkilatımız içerisinde kendi hırs, rant ve egolarına yenik düşmüş makam, mevki sahibi insanlarında bu suç unsuru taşıyan insanlara destek verdiklerine tutanak, rapor ve araştırmalarımızla teyit ettik. Atalarımızın bir sözü vardır, "Bir elbisenin Söküğü içerden olunca, kolay, kolay dikiş tutmaz" Suç unsuru taşıyan ve bu Ülke'ye zarar veren insanların, bu toplumun ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak Ülke asayişini sağlayan bir birimde görevli olmalarına aklım almıyor. Çözüm şart! Kurumlarımız içersine sızmış kötü art niyetli insanları yada hırslarına yenik düşmüş, makam, mevki, para, rant hırsı bürümüş insanları öncelikle nasıl tesbit ederiz? Bunları tesbit etmek için Vatanını Milletini seven müfettişler ve biz bu Ülkenin Asayişinin, huzurunun, refahının olmasını isteyen asayiş gazetecileriyle birlikte yapılan araştırmalar, çalışmalar sonucunda tesbiti yapılan kurumlar içersinde ki suçlulara destek olan insanları deşifre etmekle başlamalıdır. Gelelim asıl konuya; Mersin genelinde uyuşturucu madde ticareti yapan şahısların yakalanması amacıyla, Narkotik şube ekipleri 24.02.2020 de, üniversite caddesinde bir suit otelde kaldığı öğrenilmiş olup, gece saatlerin de takibe alınmış, takip esnasında yine aynı gün gece saatlerinde Suit otelden çıkan şüpheli şahsın, onları takip eden ekiplerden şüphelenerek, oteldeki şahıslara haber vererek, görevini icra etmek isteyen Narkotik ekiplerine saldırmışlardır. Arbede sırasında M. B, (o zamankı narkotik müdürü B. G'in akrabası). ; "Siz kim oluyorsunuz, ben B. G. Müdürün yeğeniyim" diyor.. Narkotik ekipleri bu esnada şüpheli şahıslarca darpa uğrarlarken, içlerinde bir polis memuru A. B, şüpheli şahıslarca hunharca ayağı kırılyor. Bu olay olduğu esnada dönemin il Emniyet Müdürü M. Ş. , Narkotik Şube Müdürü B. G.'i olay yerine gönderiyor. Yenişehir ilçe Emniyet Müdür'üne de bu olayla ilgili soruşturmanın titizlikle yürütülmesi, Narkotik polislerine karşı yapılan eylemde suçlu bulunanların tutuklanması ve otelin kapanması için gerekli işlemlerin yapılması, talimat olarak veriliyor. M. C. İsimli eski Mersin İl Emniyet Müd yrd, konuyu Emniyet Müdürlüğü'ne ileterek, aslında polis memurlarının ayağını kıranların Narkotik elemanları olduğunu ifade ediyor. Bunun üzerine Yenişehir ilçe Emniyet Müdürlüğü'ne verilen, torbacılarla ilgili talimatlar, geri çekiliyor. Ardından, şahıslar hakkında ki adlı işlem sadece mecburiyetten yapılıyor ve polis memurlarına şikayetlerini geri almaları için baskı yapılıyor, "memurlar aleyhine idari soruşturma açılıyor." Memurların kendilerini darp eden şahıslar hakkında yapmış oldukları şikayetten vazgeçmeleri için iş yerlerinde MOBBİNG uygulanıyor, daha sonra bu zulme dayanamayan polisler şikayetlerinden vazgeçiyorlar fakat suçlular tarafından ayağı kırılan polis memuru şikayetinden vazgeçmiyor. Yaralanan ve şikayetini geri çekmeyen polis memuruna ceza vermesi için o idarı soruşturmayı yürüten Müdüre baskı yapılıyor Ancak Müdür, yaralanan polis memuruna ceza vermediği için o da Mobbing'e uğruyor. Netice olarak, uyusturucuyla mücadele ederken ayağı kırılan memuru korumak yerine sırf o zaman ki narkotik müdürünün akrabası diye devletin memurunun ayağını kıranlar korunuyor ve memurlara müthiş bir baskı uygulanıyor. Daha sonra söz konusu Emniyet Müd yardımcısı ve Narkotik Müd, İl Emniyet Müdürü ile birlikte bir dönem birlikte İzmir'de görev yaptılar. Zanlılara mahkeme kararıyla ceza veriyorlar ama yinede çok UCUZ kurtuluyorlar.. mahkeme kararı... Son olarak, bu olaydan sonra M. B halen aynı sektörde iş yapmaya devam ediyor. Şimdi soruyorum size, haksızlık, adaletsizlik, hırs, rant, makam, mevkii peşinde koşanların bu KUTSAL KURUMLARIMIZ içerisinde görevine devam etmesi, sizce uygun mu? Bizler bu Vatan'ın bireyleri olarak, EMNİYET, ASKERİYE, bütün idari Makamları ve bunların içinde bulunduğu kurumları korumak zorundayız. Kurumların adını kimse lekeleyemez! Ve Mersin'de Fransızları bizim dedelerimiz denize döktü, şimdi inanamadığım konu da şu; Hadi, Fransızlar, Almanlar, birçok dış düşmanlar bu Ülkeyi sömürmek istiyor çünkü düşmanlar fakat kendi Türk Vatandaşımın içinde Türk kimliği taşıyan şahısların bunu yapmasını aklım almıyor. Burası TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve burada TÜRK ADALETİ bu konuda gereğini yapacağına eminim. Ve şimdi bu şahısları Türk ADALETİNE teslim ediyorum. ADALET YERİNİ BULUR, YETER Ki BİZ DEVLET'İMİZE GÜVENELİM. Haber: International hayat