Eski Türk Töresinde ve Türk toplumunda kadın ve erkek eşittir. Rivayet odur ki; birgün Cengizhan Kurultayda eşi Börte’yi göstererek: “Ben sizin Hanınızım buda benim Hanım” demiş, ve Börtenin Han kadar Kurultayda yetki ve söz sahibi olduğunu ifade etmiştir.
Eski Türk töresinde böyleydi. Peki şuan Türkiye’de durumlar nasıl?
Halen gelenek ve göreneklerimize sadık mıyız?
Malesef!
Türkiye’de kadın olmak zor, hele de erkeklerin ve insanların göz önünde çalıştığın, bir avukat, gazeteci, hakim, savcı, öğretmen, hemşire, polis, doktor, kaymakam, temizlik işçisi veya belediye çalışanı… v. b..
Kadın olmak zor..
Halk diliyle “YIRTIK, KAFADAN KIRIK” olacaksın hiç kimseyi kafaya takmadan yoluna devam edeceksin yada işini gücünü bırakıp evinde çocuk bakıp kocanın veya ailenin eline muhtaç olacaksın.
Türk toplumun da, erkeklerin yüzde çoğunluğu kadına karşı farklı bir bakış açısında..
Gün geçmiyor ki özellikle bizim toplumumuzda kadına yönelik şiddet dur durak bilmiyor, medya da günlük hayatta, taciz, tecavüz, piskolojik baskı, iş yerlerinde mobbing Türkiye gündemini sürekli meşgul ediyor.
En önemli bir hususda;
Bu dediğim çoğunluk kısım, kadını hedef alarak, belaltı vurma politikası izliyor.
Neden bel altı;
Çünkü Türk toplumu olarak bizler namus ve ahlaki değerlere önem veririz fakat namus ve ahlak anlayışımız bizlere sadece belaltı olarak lanse edildi, halbu ki NAMUS ve AHLAK hayatın her alanında dürüst ve insan gibi yaşayarak diğer insanların özgürlük alanlarına zarar vermemektir.
Örneğin; Doğa’ya çöp atmakta bir namussuzluk ve ahlaksızlıktır çünkü DOĞA’ya tecavüzdür!
Türkiye de kadınların en çok korkusu NAMUS ile iftiraya uğramaktır.
Bizler, Türk kadınları olarak çocukluktan bu yana Namus ve ahlak kavramı ile büyüdük, tabiki Namus ve Ahlak bizler için çok önemli fakat bu olgu biz kadınlara, dikkatli ol, gülme, sessiz ol, şöyle giyme, böyle yürüme, insanlarla muhatap olma v. b.. buna benzer durumlarla baskıyla kabullendirilmeye çalışıldı. Kötü kadın olmakla korkutularak, zihnimize enjekte edildi.
Bir kız çocuğu sürekli gözetim altında olmalı yoksa namus elden gider politikası kadınlarımızın zihnine, bilinçaltına yerleştirildi.
Birde, dipnot olarak zihnimize ELALEM ne der sözü kazındı.
Halbu ki; Namus ve Ahlak kavramı, hem kadın, hem erkek için aynı şartlarda geçerli olmalıydı.
Namussuzluğun ve ahlaksızlığın erkeği kadını olmaz. Sonuçta hepimiz insanız.
Peki, genelin de Türk erkekleri çocukken nasıl bir kavramla büyütüldü?
Türkiye genelinde, erkeklerin yetişme tarzı nasıldır?
Biz Ataerkil yani, soyda babayı temel alan ve ailede çocukları baba soyuna mal eden, toplumda ve yönetimde erkeklerin güç sahibi olduğu, kadınların çoğunlukla dışta tutulduğu düzeni ifade eden bir toplumda yaşıyoruz.
Her ne kadar kadınlar birçok iş alanlarında bile çalışsalar yinede çoğunluğu “UMUTSUZ EV KADINI” modunda hayatlarını devam ediyorlar.
Bu kadınların ev harici dış dünyada, ticarette, ekonomi alanlarında, kamu veya özel sektörde sözleri başka insanlar tarafından desteklenip takdir edilse bile, evinde mutlu olmayan kadının dış dünyada başarısı sadece kendini ispat için yapmış olduğu bir görev haline geliyor.
Sözün öz’ü; yakın zamanda bende buna benzer bir durum yaşadım, “Sinek küçük ama mide bulandırır” sözünü hepimiz biliyoruz.
Türkiye de, bir gazeteci olarak başarılı olmaya çalışan ve işini titizlikle yapan kadınlarımızdan biriyim.
Bu konuda alçak gönüllülük ilkesine başvurmayacağım, fazla alçak gönüllü olmaya çalışmak, sadece karşı tarafın egosunu tatmin eder.
Ukala diyecekler diye düşünerek, ezikliğe gerek yok. Neysen o’sun.
Son olarak, Türkiye de o kadar suç oranı yüksek iken o kadar önemli konular var iken, bu Ülkenin o yüzdesi çoğunluk erkekleri niçin kadına kafayı takıyorlar?
Acaba kendi namussuzluklarını, ahlaksızlıklarını başarılı olan yada olmaya çalışan kadınları lekeleyerek mi kapatmaya çalışıyorlar? Yada onlar üzerinden ve masum insanlar üzerinden EGO’mu tatmin etmeye çalışıyorlar?
Hatta bunun en yakın örneğini ben yakın zamanda yaşadım. Türkiye de ve Avrupa da gazetecilik yapan ve yıllarca bu sektörde emek veren zaman, zaman kendi alanımda başarılara imza atan biriyim.
Bir kaç haftadır dikkat ediyorum, kamu kurumunda çalışan birkaç kişi benim yapmış olduğum haberlerden dolayı, (o haberlerin onlarla alakası olmadığı halde) tedirginler ve orada burada konuştukları bana kadar geldi!
Hiç tanımadığım, onlarla birlikte aynı yerde çalışan üç beş kişiye, hayırdır “Siz Nurhayat hanımı nereden tanıyorsunuz, gözüm üzerinizde” diye gözdağı verdiklerini duydum, bu kişiler kendi bulundukları konumu kullanarak, kendinden altta olan aynı kurumda çalıştığı insanlara baskı yapmak amacıyla benim üzerimden mobbing yapması sizce uygun mudur?
Daha öncede bu şahıslar başka insanları, mobbing yaparak bulunmuş oldukları kurumlardan başka yerlere sürüldüklerini öğrendim.
Peki bu kişiler gerçekten bu kurumu ve kurumun adını korumaya çalışıyorlarsa, niçin diğer insanlara mobbing yapıp o insanları evlerinden, ailelerinden çocuklarından, işlerinden uzaklaştırıyorlar? Belki de o şahıslar eşleri ile sırf bu yüzden araları açılıyordur? Bunun vebalini kaldırabilecekler mi?
Soruyorum size; Bu Ülke’de yüzlerce insan suçlu fakat bir kişi mi haklı? Bulunduğu konumu nasıl ve ne mantıkla kullanıyor, bence araştırılmalı!
Sanırım kendilerinin bir açığı var ve beni hedef alarak ve benim üzerimden kapatmaya çalışıyorlar. Buna müsade edeceğimi sanıyorlarsa yanılıyorlar.
Bende size diyorum ki; masum insanların yakasını bırakın, benimde “GÖZÜM SİZİN ÜZERİNİZDE” bu ülkede kadın olmak suç değil, sizin gibi mantalitesi bozuk, aklı belden aşağı konulara takılı kalmış, insanların konumunu kullanarak masumları ve kadınları EZMEYE çalışması SUÇ…!!!
Dedikodu ve iftirayla sansasyon yapmayın. Kadınlara dedikoducu diyorsunuz fakat sizinde bir ETEK giyip mahallede oturup dedikodu yapmadığınız kaldı, akıllı olun, erkek olun, adam olun, bu ÜLKEYİ nasıl REFAHA ve FERAHA götürürüz diye beyninizi yorun..
Kirli zihinlerinizi ve ellerinizi, MASUM insanların ve KADINLARIN ÜZERİNDEN çekin lütfen..
“BENİMDE GÖZÜM, SİZİN ÜZERİNİZDE”..
GÜNCEL
15 Ekim 2024ASAYİŞ
15 Ekim 2024ASAYİŞ
15 Ekim 2024ASAYİŞ
15 Ekim 2024SPOR
15 Ekim 2024ASAYİŞ
15 Ekim 2024ASAYİŞ
15 Ekim 2024