YAŞAR DURMAZ DİYOR Kİ; ELİF GİBİ OLMAK!
Emekli Emniyet Müd. Yaşar Durmaz
ELİF GİBİ OLMAK
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözüyle büyümüş bir kuşağın evlatlarıyız. Ne var ki, doğruluğun bedeli çoğu zaman ağır olur. Konfüçyüs’ün dediği gibi: “Doğruyu konuşmaktan korkmayın; çünkü bir gün gerçekler de size ihtiyaç duyacaktır.”
Bu atasözünün hikâyesi oldukça çarpıcı ve kısadır:
Bir köyde, her zaman doğruları söyleyen bir çoban yaşarmış. Günün birinde, hayvanlarını otlatmaktan dönerken köyün muhtarını bir yabancıyla konuşurken görmüş. Muhtar, hasta olan ineğini yabancıya satmak istiyormuş. Çoban, ineğin hasta olduğunu bildiği için yanlarına giderek gerçeği söylemiş. Bunun üzerine yabancı, ineği almaktan vazgeçmiş. Muhtar, çobanın doğruluğuna öfkelenerek onu köyden kovmuş. Ancak çoban, “Varsın beni dokuz köyden de kovsunlar, ben yine de doğruyu söylerim” diyerek yoluna devam etmiş.
Hikâyenin özü şu ki: Doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar da, gidilecek bir onuncu, hatta on birinci köy her zaman vardır. Çünkü doğruluk, sadece bulunduğumuz yerle değil, kim olduğumuzla ilgilidir. Mevlânâ’nın şu sözü bunu çok iyi anlatır: “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.”
Ancak ne yazık ki, elifi görüp mertek sananlar, elif harfiyle fotoğraf çektirmekle ya da “elif gibi dimdik ve doğruyum” demekle doğru insan olunacağını zannediyorlar. Oysa doğru olmak, söylem ve eylem tutarlılığı gerektirir. Albert Einstein’ın dediği gibi: “Hayatta önemli olan, sadece doğruyu bilmek değil, doğruyu yapmaktır.”
Gerçek doğruluk, yalnızca sözde değil, özde yaşanmalıdır. Aristoteles’in şu sözüyle bitirelim: “Erdem, bilgi değil, alışkanlıktır.”
Selam ve saygılarımla.