Haydi Polisimize Destek Olalım

Bu Ülke de Kaç Gazeteci, Polis'imizin Yanında?

Eğilmiyor diye,kurdu hor görüp, İti el üstünde tutan utansın! .. Mekanı cennet olsun.

Son zamanlar da, Türkiye genelinde Emniyet teşkilatın da görev yapan polislerimizden intihar edenler, yüreğimizi dağlıyorlar.

Empati yapıyorum ve hiçbir canlı maddi ve manevi huzuru var ise ölmek istemez, çünkü nefes almak bu kadar güzelken, güzel hayaller kurmak varken onları gerçekleştirmek varken…

Ne yaşadılar da, intiharın eşiğine geldiler, soruyorum size?

Geride bıraktıkları gözü yaşlı aileler, bu Ülke’nin ve bizlerin emanetleri.

Bir evladı yetiştirmek kolay mı?

O bebekken, çocukken, yetişkin olduğun da, aile kurduğun da, hatta yaşıyorsak uzun yıllar, ölesine kadar evlatlarımızın huzuru, refahı, sağlığı için gece gündüz dua ediyor ve onlara çocuk gibi bütün merhametimizle bakmaya devam ediyoruz.

Biz onların bir damla gözünün yaşına kıyamazken, bu mobbing yapanların evlatları yok mu, nasıl kıyıyorlar, yiğitlerimize???

Buna hangi insan evladının yüreği, dayanır???

Başka canlar yanmasın, anneler, Babalar gözü yaşlı kalmasın.

Ben bu Vatan’ın evladi olarak, artık polislerimiz de dahil,  Ülke’miz de mobbingle mağdur olan diğer kamu veya özel de çalışan insanlara destek olmayı, gönülden borç biliyorum.

Bizler, Atalarının azmiyle, genetiğiyle harmanlanmış, torunlarız!

Anneannem, 1946 da Mersin’in Arslanköy kasabasın da, Türkiye de ilk demokrasi hareketini başlatan kadınlardan, Sakine İpek’tir. “Rey (Oy) bizim namusumuzdur diyen kadınlardan” biridir. Tek partili sistemden, çok partili sisteme geçişte, oylarda yapılan yolsuzluğa “hayır” diyen kadındır.

Adalet için

hileli OY’lara tepki verdiği için

mazlumun yanında olduğu için

aylarca Konya hapishanesin de yatan, idam sehbasından, dönen kadındır.

Bizler, Toroslar’ın Türkmen yörükleriyiz, ne haksızlığa geliriz ne de adaletsizliğe! Biz, böyle bir anneannenin torunuyken, nasıl haksızlıklara, kayıtsız kalabiliriz ki?

Dedelerimiz ilk Kuvayi Milliyeciler’den. Çanakkale de şehit düşenlerden, Kurtuluş savaşın da gazi olanlardan, şehit düşenlerden, Fransızları Mersin’den kovanlardandır. Onlardan bu genetiği almasaydık, belki de şimdi Fransız tohumu olurduk!

Basın Ahlak İlkesi Nedir?

GAZETECİLİK mesleği, kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz. Ahlaka aykırı ve müstehcen yayın yapılamaz. Şeref ve haysiyetlere karşı haksız yayın yapılamaz, kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz.Din istismar edilemez. Haberler doğruluğuna emin olunmadan yazılamaz. Taraf tutan fikirler haber metninde verilemez. Yayınlanmamak kaydıyla verilen bilgiler yayınlanamaz. Yanlış yayınlar dolayısıyla gönderilen tekzipler en kısa zamanda yayınlanır.

Bunlara harfiyen uyan bütün gazeteci dostlarıma, meslektaşlarıma, birlik ve beraberlik çağrısın da bulunuyorum. Gelin tek yürek olalım.

Türkiye Cumhuriyeti’inin menfeati için en güzel, en gerçek, en motive edici haberler ne ise onları yayınlayalım. Toplumumuzu korku içine sürükleyen haberlerden, kurtaralım. Ve yazdığımız haberler, cana can katsın, CAN ALMASIN!  En önemlilerinden biri de, biz gazeteciler, MOBBİNG yapanları ifşa edelim! Polisimize, askerimize, doktorumuza, avukatlarımıza, hakimlerimize, doğru haber yapan gazetecilerimize…… v.b gibi bütün,  bütün meslekler de ki vatandaşlarımıza sahip çıkalım.

Onlar bu Ülke’nin gelecek nesillerini yetiştiriyorlar, HUZURLU olmalılar. Genetik aktarım diye birşey var… Genetik aktarımı bilmeyen idareciler nasıl kurumların içine konulabiliyor, bu atamaları yapanlar farkın da değiller mi, yada bu şahıslar sonradan makam sarhoşu mu, oluyorlar?

Haydi Gazeteciler, meslektaşlarım; Bu Ülke’nin gençlerine ve gelecek nesillere iyilikleri aktarmaya, genetiklerine güzellikler KOD’lamaya, bizler vesile olalım!

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” Hz. Ali

Bu Ülke’ye gram hayrı olmayanlar iyi bilsinler, “Bize tehlikeli diyorsunuz ya, bir pisliğiniz yoksa, KORKMAYIN!” Bizden ancak Türkiye Cumhuriyeti’ine fayda olur. Şunu da unutmayın, kişi kişiyi kendisi gibi bilirmiş, kendinizi nasıl biliyorsanız, bizi de öyle görüyorsunuz!

“ATAM İZ’İNDEYİZ” diyor isek, şunu iyi bilin ki, bizler “İZİN’ e” ayrılanlardan değiliz,  At iz’ini, it iz’ine karıştırmayız, Evel Allah!

Nurhayat Volkan

 

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Translate »