Emniyet Müdür’ü M. A., görevde kaldığı süre için de emri altında olan polislere hep mobbing yaptığı iddalarıyla karşılaşıyorduk, bizler bu konuşmalara hem halk hem de polisleri tarafından duyarak çok kere şahit olduk.
‘Kibir Ateşten Bir Gömlek’ derdi anneannem, M. A. da acaba kibir mi vardı yada biz mi öyle hissediyorduk? Bir insan geldiği makam da o makamın sarhoşu olursa ve bilincini yitirirse o ateş eninde sonun da kendini yakar ve onu da kibri mi yaktı, acaba?
Yıllardır Emniyet ve askeriye haberleri yaptım, her zaman asla teşkilatları değil teşkilat için de makamını kötüye kullananları hedef aldım, Çünkü Emniyet ve Askeri teşkilatı bizim KUTSAL saydığımız kurumlardır ve ASAYİŞ bir Ülke’nin bel kemiğidir. Bu sebeple asayişi sağlayan kurumların hem Devlet’imiz ve hem biz bu Vatan’ı seven Gazetecilerin koruması altındadır.
Aynı şekil de, M. A. döneminden önce kurumlarımız da görev yapan ve sahte emniyet amiri kılığın da kurumların içine adam sokanların da haberini yaptım.
Biz, insanlık çerçevesin de şahıslara da saygı gösteririz fakat bir gerçek vardır ki burada asıl olan MAKAM’a saygı duyarız.
Ve bizler gazeteciyiz her taşın altına ÜLKE’mizin menfeati için elimizi sokarız ve gereken ne ise sonucun da Türkiye için iyi olacaksa herkesle görüşür, herkesin hal, hareket ve gidişatını takip eder ona göre araştırır teyit eder, haber konusu yaparız.
Polisler ve halktan bir çoğu, halk tabiri ile onun arkasının güçlü olduğunu söyler korkardı. Demek ki en büyük sahip çıkan ve güç kudret sahibi ALLAH’tır, Allah herzaman mazlumun ve garibanın yanındadır ve ilahi adalet er yada geç tecelli ediyor, dilerim makamını kötüye kullananlar bunu birkez daha idrak etmiştir.
Yanında sayısını bilmediğimiz kadar koruma ordusuyla gezen M. A’nın, göreve geldiği günden itibaren sürekli olarak emrinde görev yapan polislerin kısa zaman aralıklarıyla yerlerini değiştiriyordu ve gece mesaisinden çıkan polislere çok fazla ek görev yazıyordu, artık Mersin polisinin sabrı kalmamıştı.
Polislerin aile için de bile bu sebepten dolayı huzurları kalmamıştı, biz bu duruma çok kere şahit olduk.
Etrafta, M. A. neden bu baskıları polislere yapıyor iddiası dolanıyordu anlam veremiyordum ama bazı tahminlerim vardı.
Birincisi KİBRİ olabilir miydi, ikincisi polislerin görev yerlerinin bu kadar sık değişmesi liman ve kaçakçılık koridoruyla alakalı olabilir miydi diye aklım da sorular geziyordu. Gerçeklik olup olmadığını adalet tesbit edecek.
Ben gazeteci olduğum için uyarıyorlardı sakın M. A. ile ilgili anti haber yapma, dikkatli ol senin görevini yapmanı engelleyebilir diyen çok oldu. Korktuk mu hayır fakat doğru bilgilerin zamanını kollarken biran da bütün Türkiye SÖZCÜ gazetesinin haberi ile çalkalandı.
Benim en çok yapmak istediğim haber de, oturmuş olduğu Emniyet Villasın’a özel havuz yaptırması ve kenarına yüklü bir paranın duvar için tahsis edilmesiydi, bu haber ne kadar asıldı bilmiyordum ama duyumlarım neticesinde araştırmaya başlamıştım. O sıralarda Polis evine saldırı olmuştu ve arkadaşımız SEDAT polis şehit olmuştu. Ben bu harcamaları duyunca neden Polis evine korunaklı duvarlar yapılmadı da o paralar Emniyet Müdür!ünün oturduğu evin havuzuna ve duvarına mı sarfedildi acaba diye araştırıp haber yapmak istedim, engellendim.
Sedat polisimiz şehit oldu ve Polis evi halen çevresin de bir duvar yok. Yeni Polis Evi açılacak dendi ve şuan ne durumda bilmiyorum. Yaklaşık 2 buçuk aydır Almanya’dayım.
Bundan aylar öncesi M. A’ın kardeşi N. A’ın liman da ofisi olduğunu duymuştum kendi kendime bazı durumlar aklıma geldiğin de acaba diyordum?
M. A. bu durumla ne kadar ilişkili bilmiyorum fakat benim aklıma gelenler doğruysa eğer elbet ilahi adalet yine tecelli edecektir,
Şimdi kendimle alakalı en önemli konuya gelelim;
Gectiğimiz yaz Mersin de yaklaşık 3 sene önce kurum içerisinde çürük elmalar diye adlandırdığım ve Emniyet Teşkilatına zarar veren makam sarhoşu olan şahıslarla ilgili araştırma, belge ve teyitli haberler yaptım. Aylar geçti bu haberlerin doğruluğu tesbit edildiği halde bir sonuca ulaşamadım. Ardından Ankara’ya gittim ve orada ki yetkililerle görüştüm bu haberleri onlarla da paylaştım, bu konuda bana çok büyük destek verdiler hatta Emniyet teşkilatına zarar veren bu şahıslarla alakalı, Mersin Emniyetin de soruşturma açılsın haberini duydum. Ardından beni bu haberlerle alakalı tanık olarak ifadem alınmak üzere emniyete bile gidip ifade verdim.
Şimdi gelelim asıl meseleye;
Ben bu haberleri yaptım ve bunca Emniyet teşkilatı içinde çürük elma varken Emniyet Müdür’ü M. A. ve onun emrinde ki bu konularla alakalı Narkotik şube ve birkaç müdür de dahil neden benim haberlerimi beklettiniz ve zaman aşımına uğratmaya çalıştınız?
Haberlerim için bir sonuç alabilmek amacıyla Emniyet müdür’ü M. A’ın yanına çok kere randevu alarak gittim her yanına gittiğim de bana başka mevzular açarak konuyu sürekli saptırdı, daha doğrusu ben öyle algıladım.
Diyorlardı ki; Emniyet Müdür’ü senin yaptığın işi önemsiyor ve değer veriyor, gram alakası yoktu herşeyin farkındaydım ve ilahi adaletin zamanını bekledim, Evet biz polis muhabirlerine verdiği değer belliydi.
Bizler gazeteciyiz hiçbir hesaplaşmanın ve kimsenin adamı değiliz ve yalnış ne varsa düzelmesine yardımcı olmak Devlet’ime destek çıkmak için teyitli haberler yaparız. Bu da böyle biline.
Kimse, kimseyi ZAN altında bırakamaz. Hele bizim gibi bu Ülke’ye gönlünü veren Gazetecileri!
Halide Edip Adıvarın Romanın da ki gibi bu Ülke için gönül verdik ama ‘VURUN KAHPEYE’ diyenler de var elbet. Bizler Cengizhandan ve onun HAN’ı olan han’ımından bugüne türk Asenalarıyız.
Bir Ölür bin diriliriz. Allah’a emanet olun.
HER FİRAVUN’UN BİR MUSA’SI VARDIR!
Nurhayat Volkan
GÜNCEL
11 Eylül 2024ASAYİŞ
11 Eylül 2024ASAYİŞ
11 Eylül 2024ASAYİŞ
11 Eylül 2024SPOR
11 Eylül 2024ASAYİŞ
11 Eylül 2024ASAYİŞ
11 Eylül 2024