Erkan Trükten; “Transhümanizm”
Cinsiyetsiz bir toplum tasarlıyorlar
Cinsiyetsizleştirme çalışmalarının ne olduğunu, bu çalışmalarla neyin amaçlandığını sorduğumuz Araştırmacı Erkan Trükten ise çocukların ve gençlerin eşcinselliğe özenmesinin temelinde en başta izlettirilen filmlerin ve eğitim politikalarının olduğunu söyledi. Bunların hepsinin bir bütün halinde ele alınması gerektiğini belirtti.
Küreselcilerin cinsiyetsiz bir insan modeli tasarladıklarını ve bunu da dijital dünya üzerinden yapacaklarını dile getiren Trükten, “Metaverse gibi dijital ortamları yaygınlaştırarak zaten cinsel ilişkiyi öncelikle dişi seksüelliğe evirdiler. Problem burada yatıyor. 9-10-11 yaşlarındaki çocuklar oyun dünyasına sokuluyor ve o oyun dünyasında hiçbir şekilde cinsel kimlik belirtilmiyor ve vurgulanmıyor. Tam aksine farklı cinsel yönelimler veya farklı farklı cinsel içerikler oyunların içerisine yerleştiriliyor. Temel bu şekilde atılmış oluyor. İstediğiniz kişiyle istediğiniz şekilde cinsel hayatınız olabiliyor. Bunun içine çocuk, yetişkin, hayvan vs. her şey giriyor. Bebek, çocuk ve hayvanlarla olan ilişkinize sınır getirmiyorlar. Çünkü sen ona dijital ortam olarak bakıyorsun ve ‘gerçek değil ki bu’ diyorsun. Gerçek değil dediğin anda yol açılıyor sana. Orada her türlü yaratıkla, canavarla ilişkiye giriyorsun. Sapkın örgütlerin mücadelesi pedofiliye, enseste kadar gidecek. Sınır yok burada.” diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi.
Trükten, “Zaniler kulübü, zina edenler kulübü diye bir kulüp, dernek yok. Zinakârların hakkını savunan bir dernek yok. Eşcinsellik mevzuuna da böyle bakmak lazım. İsimlerini kılıfa sokarak legalleştirmeye çalışıyorlar. Biz eşcinseller kulüp kurmuş ve haklarını arıyorlar diye bakıyoruz. Aslında temel problem eşcinsellerden ziyade toplumun cinsiyetsizleştirilmesi. Hiçbir sınır kalmıyor. Cinsel organı olmayan, kız ve erkek olmayan, nötr bir tip isteniyor. Nötr cinsiyetsizlik üzerinden, uzaylı tipine uygun insan modeli üretilmeye çalışılıyor. Bunun daha üst versiyonu laboratuvarda üretilecek olması. Bunların tamamen ahlâkî bir çöküş olarak ele alınması lazım. Bu işin en basit odağı eşcinsellik.” dedi.
Bugün bu çocuklar azınlık, yarın çoğunluk olacak
Yetkililerin sessiz kalışına ise Trükten, “Eşcinselliğe karşı verilen tepkilerin insan haklarına aykırı bir davranış ve özel hayata müdahale olduğu düşünülüyor. Bu bir de AB’nin Türkiye’ye dayattığı bir durum. Yeni dünya düzeninin dayattığı bir durum. Bundan dolayı engel olunamıyor. Fakat bence tek bir noktaya odaklanmaktansa, bunun genel itibariyle bir toplumu sosyopolitik çöküşüne yol açacak bir unsur olduğunu, aileyi atomize ederek toplum arasındaki dayanışma ve bağın öldürülerek tek tipleştirme olduğunu ve tek tipleştirme sonucunda da bir kölelik sisteminin geleceğini, bu kölelik sistemiyle de kişisel özgürlüğün kalmayacağını, şu anda kişisel özgürlük naraları atılarak özendirilen eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme projesinin bizzat o projenin içerisine girmiş insanları köleleştireceğini idrak ettirmek lazım. Bugün bu çocuklar azınlık, yarın çoğunluk olacak. Allah size tövbe etme imkânı da veriyor ama modernizm size bu imkânı vermeyecek. Hem damgalayacak hem de kurdukları sistemde kullanacak. Sizin başka bir probleminiz meydana çıktığında da asla dayanışma içerisinde olmayacak. Çünkü toplum tamamen metaverse’lere bağlanmış ve herkes kendi haz dünyasında yaşarken tek tek avlayacaklar. Hazdan kimse kolay kolay kaçmaz. Zaten bu çip teknolojisi gelirken bir vaatle geldi. Dediler ki, biz insanların beynine bir sinyal gönderelim ve o sinyalden insanlar haz alsınlar. Elon Musk bunu açıkladı. Bütün toplumun odağında haz olursa kimse direnç gösteremez. İstedikleri gibi ellerinde oynatırlar.” dedi.
İstanbul Sözleşmesi kalktı fakat 6284 yürürlükte
Bir diğer taraftan da evlilik kurumunun yıkılışına değinen Trükten “İnsanlar evlilikten soğutuluyor. Kişi boşandıktan sonra sınırsız nafaka ödüyor. ‘Kadının beyanı esastır’ deniliyor. 6284 hala yürürlükte. İstanbul Sözleşmesi kalktı fakat fark etmez. 6284 kapı gibi duruyor. Bu kadar kadın hakları kadın hakları diyerek kadını bu kadar üste çıkardığınız zaman da psikolojik bir sorun doğuyor.” açıklamalarında bulundu.
Kaynak: Aylık Baran